ansteckend

listen to the pronunciation of ansteckend
Немецкий Язык - Турецкий язык
'anştekınt bulaşıcı
bulaşıcı, salgın, geçici, enfeksiyöz
{'anştekınt} bulaşıcı
bulaştırıcı
bulaşıcı
enfeksiyöz
Английский Язык - Турецкий язык

Определение ansteckend в Английский Язык Турецкий язык словарь

contaminating
{i} kirletme
infectious
(Tıp) infeksiyöz
infectious
(Tıp) enfeksiyöz
infectious
intani
contaminating
kirletici
contaminating
{f} kirlet
contaminating
bulaştırıcı
infectious
bulaşıcı

Bu şarkıyı severim. Bunun bulaşıcı bir ritmi var ve dans etmek için iyidir. - I like this song. It has an infectious rhythm and it's good to dance to.

Kabakulak bulaşıcı bir hastalıktır. - Mumps is an infectious disease.

contaminating
bulaştirici
contagiously
temasla bulaşacak şekilde
contaminating
bulaştırıcı,n.kirletme: v.kirlet: prep.kirleterek
infectious
(sıfat) bulaşıcı
infectious
bozucu
infectious
başkalarına kolay geçen infectiously bulaşıcı olarak
infectious
{s} başkalarına kolay geçen (gülme/neşe)
infectious
başkalarına kolay geçebilir şekilde
infectious
bulaştırıcı
infectious
(Tıp) Bulaşıcı, sari
Немецкий Язык - Английский Язык
contaminating
infectiously
virulent
miasmal
infective (of a patient)
plugging in
miasmic
infectious

Louis Pasteur discovered that germs cause most infectious diseases. - Louis Pasteur hat entdeckt, dass die meisten ansteckenden Krankheiten von Keimen verursacht werden.

Tom's enthusiasm is infectious. - Toms Enthusiasmus ist ansteckend.

contagiously
torching
catching
sticking
infecting
contagious

The doctor told us that what Tom has isn't contagious. - Der Arzt sagte, Tom habe nichts Ansteckendes.

Colds are contagious. - Erkältungen sind ansteckend.

passing something on
putting in
ınfectious
inoculable
Die Krankheit ist ansteckend.
The disease is contagious
nicht ansteckend
noncontagious
wieder ansteckend
reinfecting