ansetzen

listen to the pronunciation of ansetzen
Немецкий Язык - Турецкий язык
v. 'anzetsın saptamak, kararlaştırmak; eklemek
eklemek, ilave etmek; kullanmaya başlamak; şişmanlamak; filizlenmek; tomurcuklanmak; meyvelenmek; yapraklanmak; kararlaştırmak, tespit etmek, tayin etmek; başlamak
{'anzetsın} saptamak, kararlaştırmak; eklemek
meyvelenmek
yapraklanmak
Английский Язык - Турецкий язык

Определение ansetzen в Английский Язык Турецкий язык словарь

fix
dili yola getir
fix
{i} çıkmaz

Eğer benim tavsiyemi dinleseydin böyle bir çıkmaz içinde olmazdın. - If you had followed my advice, you wouldn't be in such a fix now.

Tom kendini berbat bir çıkmazda buldu. - Tom found himself in a terrible fix.

fix
{i} aşırı doz
fix
{f} yapıştırmak
fix
{f} bağlamak
fix
{i} zorluk
fix
{f} dik dik bakmak
fix
{f} gözünü ayırmamak
fix
{f} (sabitleştirecek bir şekilde) takmak, yerleştirmek
fix
(Tıp) Sabitleştirmek
fix
spor şike yapmak
fix
oturtmak
fix
sıkıca tutturmak
fix
yerleşmek
fix
gördün mü?

Düzeltilmesi gereken bir şey gördün mü? - Did you see anything that needs to be fixed?

fix
(Havacılık) noktalama
fix
(Bilgisayar) sbt
fix
ile ilgilenmek
fix
yerleştirmek
fix
icabına bakmak
Немецкий Язык - Английский Язык