Benim en iyi dostum bir kitaptır.
- My best friend is a book.
Gerçek dostluk paha biçilmezdir.
- True friendship is priceless.
Arkadaşım Korece çalışıyor.
- My friend studies Korean.
Beni seven bir arkadaşım var.
- I have a friend who loves me.
O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
- He is not a friend, but an acquaintance.
O bir arkadaştan daha çok bir tanıdık.
- She is more an acquaintance than a friend.
Tom Mary'nin o kadar cana yakın olacağını ummuyordu.
- Tom didn't expect Mary to be so friendly.
Tom hâlâ tamamen eskisi kadar arkadaş canlısı.
- Tom is still just as friendly as he used to be.
Sevgili bir arkadaşım tarafından desteklendim.
- I was aided by a dear friend.
Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.
- I have a lot of friends to support me mentally.
Ben bir arkadaşa yardımcı olmaya çalışıyorum.
- I'm trying to help a friend.
Ben bu işi bir arkadaşa yardımcı olmak için yapıyorum.
- I'm doing this job to help a friend.