I just found out that my dad is not my biological father.
- Babamın biyolojik babam olmadığını kesinlikle anladım.
Tom called Mary and found out she wasn't planning on coming.
- Tom Mary'yi aradı ve onun gelmeyi planlamadığını anladı.
Tom didn't know the meaning of anglophobia, so he did a quick web search to see if he could find out what it meant.
- Tom anglophobia'nın anlamını bilmiyordu, bu yüzden onun ne demek olduğunu bulabilmek için hızlı bir web araştırması yaptı.
Tom didn't find out he had been adopted until he was thirteen.
- Tom on üç yaşına kadar evlat edinildiğini anlamadı.
I couldn't make out what he wanted to say.
- Onun ne demek istediğini anlayamadım.
I can't make out what you're saying.
- Söylediğini anlayamıyorum.
Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it.
- Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.
Only a few people understood me.
- Sadece birkaç kişi beni anladı.
Can you make sense of what the writer is saying?
- Yazarın söylediklerine anlam verebiliyor musun?
Can you make sense of what he says?
- Onun ne söylediğini anlayabiliyor musun?
Understanding you is really very hard.
- Seni anlamak gerçekten çok zor.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
- Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
Tom got it all wrong.
- Tom onun hepsini yanlış anladı.
Tom got it wrong, didn't he?
- Tom onu yanlış anladı, değil mi?
I couldn't catch on to the joke he told us.
- Onun bize anlattığı şakayı anlayamadım.
Tom is just beginning to catch on.
- Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.
I'm trying to figure out how you managed to do that without anyone finding out.
- Biri fark etmeden onu nasıl başardığını anlamaya çalışıyorum.
The professor was unable to comprehend what I meant.
- Profesör ne demek istediğimi anlayamadı.
I can't even begin to comprehend why somebody would do something like this.
- Birinin neden böyle bir şey yapacağını anlamaya bile başlayamıyorum.
Tom can't figure out how to fill out this application form.
- Tom başvuru formunu nasıl dolduracağını anlayamıyor.
I imagine that Tom will eventually figure out that Mary doesn't really like him.
- Sanırım sonunda Tom Mary'nin gerçekten ondan hoşlanmadığını anlayacak.
I do not understand you.
- Siz insanları anlamıyorum.
Understanding you is really very hard.
- Seni anlamak gerçekten çok zor.