My wife and I agreed on a holiday plan.
- Karım ve ben bir tatil planı üzerinde anlaştık.
We agreed it would be a small ceremony.
- Bunun küçük bir tören olması konusunda anlaştık.
The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
- Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
Attempts to negotiate a peace treaty failed.
- Barış anlaşması görüşme girişimleri başarısız oldu.
I have to agree with Tom on this one.
- Bu konuda Tom'la anlaşmak zorunda kaldık.
Tom and Mary almost always agree with each other.
- Tom ve Mary hemen hemen her zaman birbirleriyle anlaşırlar.