anlaşılmak

listen to the pronunciation of anlaşılmak
Турецкий язык - Английский Язык
appear
prove
to be understood. Anlaşılan .... It appears that .... Anlaşıldı. All right./O.K. Anlaşıldı Vehbi'nin kerrakesi. colloq. Now it is clear./Now I see through it
to be understood; to come out ortaya çıkmak
capability of being understood
get across
be understood

Women are meant to be loved, not to be understood. - Kadınlar anlaşılmak değil, sevilmek ister.

You don't need to sound like a native speaker in order to be understood. - Anlaşılmak için yerli konuşmacı gibi konuşmana gerek yok.

sink in
get over
dawn on
understood

She speaks clearly enough to be easily understood. - O kolayca anlaşılmak için yeterince açık konuşur.

It is not easy to be understood by everybody. - Herkes tarafından anlaşılmak kolay değildir.

make sense
add up
click
get through
seep in
follow
come out
anlaş
(Bilgisayar) negotiate

Attempts to negotiate a peace treaty failed. - Barış anlaşması görüşme girişimleri başarısız oldu.

The next step was to negotiate terms of a peace treaty. - Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.

anlaş
cotton up to
anlaş
agree with

Tom and I usually agree with each other. - Tom ve ben genellikle birbirlerimizle anlaşırız.

I happen to agree with Tom. - Tom'la tesadüfen anlaşıyorum.

anlaş
concur
anlaş
{f} handshake
anlaşılma
light
anlaş
{f} handshaking
ortaya çıkmak, farkına varılmak, anlaşılmak
appeared to be aware, be understood
yanlış anlaşılmak
Be misunderstood
anlaş
{f} assent
anlaş
concurring
kimliki açığa çıkmak/anlaşılmak/belli olmak
to show one's true colors, show what one is really like
Турецкий язык - Турецкий язык
Anlama işine konu olmak, belli olmak, ortaya çıkmak
ıkarılan haberlerin aslı olmadığı anlaşılmıştı."- F. F. Tülbentçi
Anlama işine konu olmak
Belli olmak, ortaya çıkmak: "
anlaşılma
Anlaşılmak işi
anlaşılmak
Избранное