Onlar 2000 yıl öncesinden kalma antika bir kase buldular.
- They found an ancient bowl from 2,000 years ago.
Bu antika masa hala kullanımda.
- This ancient table is still in use.
Arkeologlar çok eski zamanlardan kalma bir ejderhanın kemiklerini buldu.
- The archeologists found the bones of an ancient dragon.
Çok eski bir fener satın aldım.
- I bought an ancient lamp.
Achilles antik bir Yunan kahramanıydı.
- Achilles was an ancient Greek hero.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Tom Akdenizin eski medeniyetlerinin öğrenimini görüyor.
- Tom is studying the ancient civilizations of the Mediterranean.
Birçok Avrupalı araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.
- Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
Babam antik tarihle ilgileniyor.
- My father is interested in ancient history.
İnsanlar eski zamanlardan beri kendi yolunu bulmak için göklere baktı.
- Humans have looked to the skies to find their way since ancient times.
Eski zamanlarda insanlar dünyanın düz olduğuna inanıyordu.
- In ancient times people believed that the earth was flat.
an ancient forest.
an ancient empire.
I got all things ready as he had directed, and waited the next morning with the boat washed clean, her ancient and pendants out, and everything to accommodate his guests.
The anciently written inscriptions in the pyramids can still be read.
... Earth's ancient seas are full of iron particles, ...
... these ancient bacteria have a mission to complete. ...