Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.
- The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.
Saatlerdir bekliyorum.
- I've been waiting for hours.
Ben okula gitmeden önce bir saatlik koşuya vakit ayırdım.
- I put in an hour of jogging before I go to school.
Birkaç sayfa ingilizceyi çevirmek iki saatten daha fazla zamanımı aldı.
- It took me more than two hours to translate a few pages of English.
Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.
- When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.
What booth wilt thou have? our king reply'd / Now tell me in this stound.
I spent an hour at lunch.
My passions from a common spring.
... at 25,000 miles per hour. ...
... There are new websites appearing every hour. ...