Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
Hakem her iki tarafı da desteklememelidir.
- A referee should not favor either side.
Ebeveynlerinden hiçbirine benzemez.
- He doesn't resemble either of his parents.
Şapkaların hiçbirinden hoşlanmıyorum.
- I don't like either hat.
Çirkin değilim ama güzel de değilim.
- I'm not ugly, but I'm not pretty either.
Bu benim değil. Benim de değil.
- This isn't mine. It's not mine either.
Tom! Bu cümlelerin çok bencil olduğunun farkında mısın?: Onlar her zaman ya seninle başlıyor ya da seninle bitiyor! Hatta her ikisi! o, Tom'a serzenişte bulundu.
- Tom! Do you realise that these sentences are very self-centred: They always either begin with or end with you! Even both! she reproached Tom.
Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o sadece bir bebekken öldüler bu yüzden onlardan herhangi birini hatırlamıyor.
- Both of Tom's parents died when he was just a baby, so he doesn't remember either one of them.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Ya Tom ya da Mary markete gidecek, fakat ikisi değil.
- Either Tom or Mary go to the market, but not both.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
İki kitaptan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the two books.
İkisinden biri gitmeli.
- Either of the two must go.
Bu pulların ikisinden birini sana vereceğim.
- I'll give you either of these stamps.
Ben, onlardan herhangi birini sevmiyorum.
- I don't like either of them.
Bardaklardan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the glasses.
kullanıldığı yere gore sıfat,zamir,zarf ve bağlaç olabiliyor.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
Tom ne İngilizce ne de Fransızca konuşuyor.
- Tom doesn't speak either French or English.
Tom ne birayı ne de şarabı sever.
- Tom doesn't like either beer or wine.
Ya restoranda bir garson olarak ya da bir barmen , her ikisi de Tamam.
- Either as a waiter at a restaurant or a bartender, both are OK.
Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o sadece bir bebekken öldüler bu yüzden onlardan herhangi birini hatırlamıyor.
- Both of Tom's parents died when he was just a baby, so he doesn't remember either one of them.
İkinizden biri bir şey ister misiniz?
- Would either of you like anything?
İster evlen ister evlenme öyle ya da böyle pişman olacaksın.
- Whether you get married or not, you'll regret it either way.
Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.
- Either be as you seem or seem as you are.
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
Her hands, long and beautiful, lay on either side of her face.
Either you eat your dinner or you go to your room.
And either vowd with all their power and wit, / To let not others honour be defaste .
... will not grow our economy because the only way to pay for it without either burdening ...
... better either with no medical treatment or with medical ...