Bu, nihayet durumun ciddiyeti hakkında beni ikna etti.
- This has finally convinced me of the seriousness of the situation.
Meselenin ciddiyetini anlayamıyorlardı.
- They couldn't comprehend the seriousness of the matter.
Nancy samimiyetten yoksun görünüyor.
- Nancy seems to lack sincerity.
Tom Mary'nin samimiyetinden şüphe duyuyor.
- Tom doubts Mary's sincerity.
Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.
- Tom is a man of absolute sincerity.