an acedemic, or a learned person

listen to the pronunciation of an acedemic, or a learned person
Английский Язык - Турецкий язык

Определение an acedemic, or a learned person в Английский Язык Турецкий язык словарь

scholar
{i} bilim adamı

Bay Johnson bir bilim adamı değil fakat bir şairdir. - Mr Johnson is not a scholar but a poet.

Bir bilim adamı, insan hakları hakkında harika bir konuşma yaptı. - A scholar made an excellent speech about human rights.

scholar
{i} bilgin

O büyük bir siyasetçi ve dahası iyi bir bilgin. - He is a great politician, and, what is more, a good scholar.

Önde gelen bilginler konferansta bildiri sunmaya davet edilmiştir. - Leading scholars have been invited to present papers at the conference.

scholar
{i} bilgin, âlim
scholar
{i} alim

O şimdiye kadar yaşamış olanlar kadar büyük bir alimdir. - He is as great a scholar as ever lived.

Yarım-doktor seni ve yarım-din alimi inancını öldürür. - A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.

scholar
{i} öğrenci

Bu öğrenci zengin değil, o yurtdışında eğitim için bir burs kazandı. - This student isn't rich, he won a scholarship to study abroad.

Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi. - This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year.

scholar
allame
scholar
çok bilgili kimse
scholar
tahsilli kimse
scholar
Uzman, mütehassis; belli bir sahada geniş bilgiye sahip olan kişi

A Shakespearean scholar.

scholar
{i} burslu öğrenci
scholar
{i} mektepli
scholar
{i} bilge
scholar
burslu öğrenci/bilgin
scholar
edebi ilimlerde araştırma yapan kimse
scholar
{i} okumuş kimse
scholar
{i} eğitimini almış kimse
scholar
{i} edip
Английский Язык - Английский Язык
scholar
an acedemic, or a learned person

    Расстановка переносов

    an acedemic, or a learn·ed per·son

    Произношение

Избранное