Tom squatted down to put something on the lower shelf.
- Tom alt rafa bir şey koymak için çömeldi.
My lower left back tooth hurts.
- Benim sol alt arka dişim ağrıyor.
Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.
- Simyagerler kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştı.
Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.
- Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.
Is the cat on the chair or under the chair?
- Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?
These games are listed under the adult category.
- Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.
I have a bad pain in my lower back.
- Sırtımın alt tarafında berbat bir ağrım var.
Tom squatted down to put something on the lower shelf.
- Tom alt rafa bir şey koymak için çömeldi.
The footnotes are at the bottom of the page.
- Dipnotlar sayfanın alt kısmındadır.
They were playing footsie under the table.
- Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.
For that reason, temporary workers are working under inferior conditions.
- Bu yüzden, geçici işçiler kötü şartlar altında çalışıyorlar.
Tom likes to read English subtitles while watching movies in English.
- Tom İngilizce filmler izlerken İngilizce altyazıları okumayı sever.
It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
- Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
Climate change, civil war, financial hardship, and infrastructural chaos have all caused turmoil in this country.
- İklim değişimi, iç savaş,finansal zorluk ve altyapısal kaosun hepsi bu ülkede karışıklığa neden olmuştu.
Maglev trains require expensive infrastructure.
- Maglev trenleri pahalı bir altyapı gerektirir.
Tom got some chewing gum stuck on the bottom of his shoe.
- Tom'un ayakkabısının altında sıkışmış biraz sakız var.
Read the bottom of the page.
- Bir sayfanın alt kısmını okuyun.
The mouse ran underneath the bed.
- Fare yatağın altına kaçtı.
I found the key underneath the mat.
- Anahtarı paspasın altında buldum.
You've upset my life.
- Hayatımı alt üst ettin.
That upset all our plans.
- O, bütün planlarımızı alt üst etti.