Neredeyse araba beni ezecekti.
- I was nearly run over by a car.
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
- He slipped and nearly fell.
Hemen hemen hiç yakın dostu yoktur.
- She has nearly no close friends.
Amerika'da, benim programım hemen hemen her gün farklı ve benzersizdir.
- In America, my schedule is different and unique nearly every day.
Dünya nüfusu bir yılda yaklaşık olarak 90 milyon kişi artıyor.
- The world population is expanding at the rate of nearly 90 million people a year.
Saat yaklaşık olarak altıdır.
- It's nearly six o'clock.
Saat takriben altıdır.
- It's nearly six o'clock.
Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
- He was nearly hit by the car while crossing the street.