Karısı davetkar konukları severdi.
- His wife liked inviting guests.
O havuz gerçekten davetkar görünüyor.
- That pool really looks inviting.
Tom'u ve Mary'yi partime davet etmediğim için kendime sitem edebilirdim.
- I could kick myself for not inviting Tom and Mary to my party.
O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.
- He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.