Her tür tabloyu severim.
- I like all sorts of paintings.
Her türlü grup etkinlikleri vardı.
- There were all sorts of group activities.
Sergiye her çeşit insan geldi.
- All sorts of people came to the exhibition.
Tom bana her çeşit soru sordu.
- Tom asked me all sorts of questions.
Belki Tom'un önerilerinin tümü aptalca değildi.
- Maybe all of Tom's suggestions weren't stupid.
Bizim finansmanın tümünü kaybettik.
- We lost all of our funding.
Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.
- All sorts of rumors were floating around about her.
... successful team drafts based on careful statistical analysis. They’ve found all sorts of patterns ...
... You'll find all sorts of elements that can only be made in a supernova. ...