Bilgisayar tamiri tüm gün sürdü.
- The computer repair took all day.
Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım.
- It rained heavily all day, during which time I stayed indoors.
O gün boyu kocasına hizmet etti.
- She waited on her husband all day long.
Tom bütün gün boyunca evi temizlediğini söyledi.
- Tom said that he had been cleaning the house all day.
Bütün gün boşa kürek salladı.
- He built castles in the air all day.
İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.
- I stayed at home all day instead of going to work.
Dün bütün gün boyunca yataktaydım.
- I was in bed all day long yesterday.
Bütün gün televizyon izlemekten başka bir şey yapmaz.
- He does nothing but watch TV all day long.
an all-day event.
... all day long ...
... second one is artistic. The moral case is that I copy all day long, you copy, everybody ...