alive; living; with life

listen to the pronunciation of alive; living; with life
Английский Язык - Турецкий язык

Определение alive; living; with life в Английский Язык Турецкий язык словарь

lives
i., çoğ., bak. life
lives
ömürler

İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var? - Do introverts have shorter lives than extroverts?

Böylece, evlenmediler ve mutlu mesut ömürlerinin sonuna kadar yaşadılar. - And so they didn't marry and they lived happily until the end of their lives.

lives
hayatlar

Tehlikeli yolculukta hayatlarını riske attılar. - They risked their lives on the dangerous trip.

Lincoln'un ebeveynleri tüm hayatları boyunca fakir kaldılar. - Lincoln's parents remained poor all their lives.

lives
yaşam

Bu evde hiç kimse yaşamıyor. - Nobody lives in this house.

Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm. - Although she lives nearby, I rarely see her.

lives
live yaşa
Английский Язык - Английский Язык
lives
alive; living; with life
Избранное