I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
- Yaşamımda dizginleri ele almam için bu gereksiz algılardan kurtulmam lazım.
She still lacks an evolved perception for the beauty of language.
- O hâlâ dilin güzelliği için evrimleşmiş algıdan yoksun.
There is nothing wrong with the Turkish people's power of perception.
- Türk toplumunun algılama yeteneği bozuk değildir.
Sharks can sense blood.
- Köpekbalıkları kanı algılayabilir.
She has a keen business sense.
- Onun keskin bir iş algısı var.
What matters is the way the public perceives you.
- Önemli olan, kamuoyunun sizi nasıl algıladığıdır.
Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
- Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
Tom is a very perceptive man.
- Tom algıları çok güçlü bir adamdır.
I'm afraid my depth perception is very poor.
- Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
Our sensors did not detect anything unusual.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.
The Laser Interferometer Space Antenna (LISA) is a space mission that will be able to detect gravitational waves.
- Lazer enterferometre Uzay Anteni (LISA) yerçekimi dalgalarını algılayabilecek bir uzay görevidir.
It is not possible to conceive without perceiving.
- algılama olmadan yaratmak imkansızdır.