To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
Gravitational waves are very hard to detect.
- Yerçekimi dalgalarını algılamak çok zordur.
Cryptesthesia is another term for extrasensory perception.
- Kriptestezi duyular dışı algılama için başka bir terimdir.
Maybe it's a question of perception.
- Belki bu bir algılama sorunudur.
Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
- Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
There are wavelengths of light that the human eye cannot perceive.
- İnsan gözünün algılayamadığı ışık dalgaboyları vardır.
Our sensors did not detect anything unusual.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.
Our eyes can detect light.
- Gözlerimiz ışığı algılayabilir.
It is not possible to conceive without perceiving.
- algılama olmadan yaratmak imkansızdır.