Maybe it's a question of perception.
- Belki bu bir algılama sorunudur.
Politics is the art of perception.
- Politika bir algılama sanatıdır.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
We tend to perceive what we expect to perceive.
- Anlamayı umduğumuz şeyi algılama eğlimindeyiz.
Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
- Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
Our sensors did not detect anything unusual.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.
The Laser Interferometer Space Antenna (LISA) is a space mission that will be able to detect gravitational waves.
- Lazer enterferometre Uzay Anteni (LISA) yerçekimi dalgalarını algılayabilecek bir uzay görevidir.
Gravitational waves are very hard to detect.
- Yerçekimi dalgalarını algılamak çok zordur.
It is not possible to conceive without perceiving.
- algılama olmadan yaratmak imkansızdır.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.