Darwin blazed a path for the rest of us.
The house was in flames.
- Ev alevler içindeydi.
Fanned by the strong wind, the flames spread in all directions.
- Rüzgarla körüklendiği için, alevler her yöne yayıldı.
The house was ablaze.
- Ev alevler içindeydi.
Many of the traditional wooden houses are ablaze.
- Geleneksel ahşap evlerin çoğu alevler içinde.
The henhouse caught fire, but the chickens escaped.
- Kümes alev aldı ama tavuklar kaçtı.
The fireman could not extinguish the flames.
- İtfaiyeci alevleri söndüremedi.
Tom's anger blazed out suddenly.
- Tom'un öfkesi aniden alevlendi.
The sun goes down in a wild blaze of color.
- Güneş vahşi bir renk aleviyle batıyor.