I came to the conclusion that I had been deceived.
- Ben aldatılmış olduğum sonucuna vardım.
The boy I thought was honest deceived me.
- Dürüst olduğunu düşündüğüm çocuk beni aldattı.
I believe that it's all a hoax.
- Bütün bunların bir aldatmaca olduğuna inanıyorum.
You're the victim of a hoax.
- Sen bir aldatmaca kurbanısın.
Are you telling me that it's completely normal to cheat on my wife?
- Bana karımı aldatmanın tamamen normal olduğunu mu söylüyorsun?
He knows how to cheat on his wife.
- Karısını nasıl aldatacağını bilir.
Oh! I'm not deluding myself!
- Hay! Kendimi aldatmıyorum.
The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.
- Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.
I just found out that my wife cheated on me.
- Az önce karımın beni aldattığını öğrendim.
It could've been a trick.
- Bu bir aldatmaca olabilirdi.
Tom couldn't believe that Mary had tricked him.
- Tom Mary'nin onu aldattığına inanamadı.
The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.
- Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.
Tom won't ever be able to forgive Mary for cheating on him.
- Tom onu aldattığı için asla Mary'yi affedemeyecek.
How could I hoodwink him?
- Onu nasıl aldatabilirim?