The street was bustling with shoppers.
- Sokak alışverişçilerle hareketliydi.
The store was crowded with holiday shoppers.
- Mağaza, tatil alışverişçileriyle doluydu.
Tom found a few good deals at the flea market.
- Tom bit pazarında birkaç iyi alışveriş buldu.
I was dealt a good hand.
- Ben iyi bir alışveriş yaptım.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
I like shopping in used-book stores and in used-clothing shops.
- Ben ikinci el kitapçılarda ve ikinci el giyim dükkanlarında alışveriş yapmayı severim.
Direct marketing is a means of allowing people to shop from home.
- Doğrudan pazarlama insanların evden alışveriş yapmasını sağlayan bir yoldur.
Direct marketing is a means of allowing people to shop from home.
- Doğrudan pazarlama insanların evden alışveriş yapmasını sağlayan bir yoldur.
We don't market to children.
- Çocuklar için alışveriş yapmıyoruz.