It takes a lot of time to get used to married life.
- Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.
It took me a long time to get used to the noise.
- Gürültüye alışmak uzun zamanımı aldı.
I am in the habit of taking a walk every day.
- Her gün yürümeye alışkınım.
I just can't get used to taking orders from Tom.
- Sadece Tom'dan emirler almaya alışamam.
Whenever she goes shopping, she ends up buying more than she can afford.
- O ne zaman alışverişe gitse, kendini gücünün yettiğinden daha fazlasını alarak bitirir.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
His new book met with a favorable reception.
- Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
People just need time to adjust to the new environment.
- İnsanların yeni çevreye alışmak için sadece zamana ihtiyacı var.
It took me a long time to get used to the noise.
- Gürültüye alışmak uzun zamanımı aldı.
It'll take some time to get used to living here.
- Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.
It'll take some time to get used to wearing a wig.
- Peruk takmaya alışmak biraz zaman alacak.
It seems like it will take me a while to get accustomed to life here.
- Buradaki hayata alışmak biraz zamanımı alacak gibi görünüyor.
It seems like it will take me a while to get accustomed to life here.
- Buradaki hayata alışmak biraz zamanımı alacak gibi görünüyor.
You'll soon get used to the climate here.
- Yakında buradaki iklime alışırsın.
It'll take some time to get used to wearing a wig.
- Peruk takmaya alışmak biraz zaman alacak.
she got in a little fender bender the first month, but i think she's getting the hang of it now.