Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
Kasırga mağdurları hükümetten mali yardım aldı.
- Victims of the hurricane received financial aid from the government.
Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
- The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
Adam boğulan kadına yardımcı olmak için daldı.
- The man dived to the drowning woman's aid.
Sevgili bir arkadaşım tarafından desteklendim.
- I was aided by a dear friend.
Onu kendi işinde destekledik.
- We aided him in his business.
Bu yeni ilaç, tedavine yardımcı olabilir.
- This new medicine may aid your recovery.
Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
- The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
- Advanced countries must give aid to developing countries.
Since respondents were asked specifically if they saw any of the company's ads in the aided awareness question, that score is higher than the one for unaided awareness.
The incompetent general's brilliant aid often made priceless suggestions.