Büyük bir şehirde yaşamanın birçok avantajları var.
- Living in a large city has many advantages.
Planımızın bir sürü ekstra avantajları var.
- Our plan has lots of additional advantages.
O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.
- He took advantage of the opportunity to visit the museum.
O, sık sık onun cahilliğinden yararlanır.
- He often takes advantage of her ignorance.
O, benim üzerimde bir avantaja sahiptir.
- She has an advantage over me.
Bu teknolojinin avantajı nedir?
- What is the advantage to this technology?
O, kibarlığından faydalandı.
- She took advantage of his kindness.
O, sık sık onun cehaletinden faydalanır.
- She often takes advantage of his ignorance.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim.
- Let's take advantage of the vacation to go on a hike.
Ama ondan başka bir çıkarım vardı.
- But I had another advantage in it.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
The enemy had the advantage of a more elevated position.
... We've become obsessed with the advantages of prestige. ...
... In your last book, "Outliers," you spoke about the advantages ...