O, ona nerede yaşadığını sordu.
- He asked her where she lived.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank loaned her 500 dollars.
Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı.
- Jane's dream was to find herself a sugar daddy.
O kendi kendine mırıldanıyor.
- She is muttering to herself.
Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum.
- I'm sending her to California.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
- She said NO to herself. She said YES aloud.
O ondan daha akıllıdır.
- He's smarter than her.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than her.