additional; other; different

listen to the pronunciation of additional; other; different
Английский Язык - Турецкий язык

Определение additional; other; different в Английский Язык Турецкий язык словарь

another
{s} öbür
another
başka

Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur. - It is difficult to translate a poem into another language.

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

another
bir daha

Tom resme bir daha baktı. - Tom took another look at the picture.

Neden bunu bir daha denemiyoruz? - Why don't we give this another try?

another
{s} farklı

Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir. - When a word is borrowed from another language, it frequently begins by having the same meaning; but with continued use in both languages, the now separate words may accrete disparate connotations.

Bu tamamıyla farklı bir konu. - That's a horse of another colour.

another
{s} bir (şey) daha: another match bir kibrit daha
another
{s} ayrı

Ayrıca başka bir nedeni vardı. - There also was another reason.

Otobüsler art arda ayrıldı. - The buses left one after another.

another
{s} başka, başka bir: another time başka sefer
another
başka bir tane

Lütfen bana başka bir tane daha gösterir misiniz? - Would you please show me another one?

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

another
bir tane daha

Lütfen bir tane daha al. - Please take another one.

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

another
{s} bir, ikinci bir: This is going to be
another
başka biri

Başka biri oldum gibi hissediyorum. - I feel like another person.

Başka biri için yer var mı? - Is there space for another person?

another
başka (bir)
another
sair
another
bir (şey) daha
another
bir başka

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu. - Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.

another
başkası

Başkası konuşuyorken sözünü kesme. - Do not interrupt when another is speaking.

Başkasını bulmalıyım. - I have to find another one.

another
diğeri

Bir gün geçti. Sonra diğeri. - One day passed. Then another.

O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar. - He frequently jumps from one topic to another while he is talking.

another
öbürü
another
başka birisi

Fadıl asla başka birisine zarar veremez. - Fadil can never hurt another person.

another
(sıfat) başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka
Английский Язык - Английский Язык
{s} another
additional; other; different
Избранное