Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.
- The church is on the hill overlooking the city.
Ocak ayında ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre % 20 yukarıdaydı.
- Exports in January were up 20% over the same period of last year.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
- Tom pulled his cap down over his eyes.
1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti.
- By the summer of 1920, the Red Scare was over.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
- The party was all but over when I arrived.
Oğlunun ölümü üzerine ağladı.
- She wept over her son's death.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
- The quick brown fox jumps over the lazy dog.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
- I'm the type who likes to think things over very carefully.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
- Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
- Over 300 people were arrested.