Patronun öğle yemeğini yemekle suçlandım.
- I was accused of eating the boss's lunch.
O, beni bir yalancı olmakla suçladı.
- He accused me of being a liar.
Yakınlarını kayırmakla itham ediliyor.
- She was accused for nepotism.
Sami, Leyla'yı asla bir suçla itham etmedi.
- Sami never accused Layla of a crime.
Beni hiçbir şeyle suçlama.
- Do not accuse me of anything.
Onu parayı çalmakla suçlamamalıydım.
- I shouldn't have accused him of stealing the money.
Neither can they prove the things whereof they now accuse me.
We are accused of having persuaded Austria and Sardinia to lay down their arms.