Alp çiçekleri burada boldur.
- Alpine flowers are abundant there.
Bol gıda malzemeleri var.
- There are abundant food supplies.
Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.
- Very large windows assure abundant natural daylight.
Şu ülkede petrol çoktur.
- Oil is abundant in that country.
Ağaç meyve bakımından verimlidir.
- The tree is abundant in fruit.
Hükümet eğitimi daha bol miktarda finanse etmeli.
- The government should finance education more abundantly.
Bol miktarda suyumuz var.
- We have a plentiful supply of water.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
ith their magical words they bring forth to our eyesight the abundant images and beauties of creation. — Leigh Hunt, On the Realities of Imagination.
Abundant in goodness and truth. — Exodus, 34:6.
The factors of 30 are 1, 2, 3, 5, 6, 10, 15 and 30, and 1 + 2 + 3 + 5 + 6 + 10 + 15 = 42, which is greater than 30, so 30 is an abundant number.
... silicon is the second-most abundant element in Earth's crust. ...
... Right after you have abundant oxygen, you get size and complexity. ...