Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
Biz ağaçların üzerindeki kuleyi görebiliyoruz.
- We can see the tower above the trees.
Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.
- I cannot afford a camera above 300 dollars.
Çatalı ekmek ve tereyağı tabağı üzerine koy.
- Place the bread and butter plate above the fork.
Bu yıl etekler dizin birkaç santimetre üzerine çıkıyor.
- Skirts this year reach a few centimeters above the knees.
Elbisesi dizinin üstündeydi.
- Her dress is above the knee.
Biz ufkun üstünde güneşin doğuşunu gördük.
- We saw the sun rise above the horizon.
Affedersiniz; yukarıdaki makalede üç hata göstermeme izin verin.
- Excuse me; allow me to point out three errors in the above article.
Onlar yukarıdaki katta yaşıyor.
- They live on the floor above.
Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.
- You must, above all, be faithful to your friends.
Bu köprünün yaklaşık üç mil ötesinde yaşıyoruz.
- We live about three miles above this bridge.
Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
Tom'un masasının üstündeki rafta bir bovling kupası vardı.
- There was a bowling trophy on the shelf above Tom's desk.
Kapının üstündeki kırmızı ışık açıktı.
- The red light above the door was on.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Şehir Londra'nın elli mil kuzeyindedir.
- The city is fifty miles above London.
Kasaba, Londra'nın hemen kuzeyinde yer alır.
- The town lies just above London.
Elbisesi dizinin üstündeydi.
- Her dress is above the knee.
Biz bulutların üstünde uçuyoruz.
- We are flying above the clouds.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Beş rubleden fazla ödeme yapmayınız.
- Don't go above five rubles.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
Yukarıda bahsedilen posta öğesi usulüne uygun şekilde teslim edilmiştir.
- The above-mentioned mail item has been duly delivered.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Tiyatronun kapısının üzerindeki sözler bir metre yükseklikteydi.
- The words above the door of the theater were one meter high.
O yüksek sesle konuştu.
- She spoke above her breath.
Sevgi paranın üstündedir. Sonraki önceki kadar çok mutluluk veremez.
- Love is above money. The latter can't give as much happiness as the former.
Uçak, bulutların çok üzerinde uçuyordu.
- The plane was flying far above the clouds.
Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.
- Deep water fish never see the light and live all their lives from the scraps that come from above.
Her şeyden önce, birbirinize yardım etmelisiniz.
- Above all, you must help each other.
Her şeyden önce, sabırlı olun.
- Above all, be patient.
Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
- Above all, I want to be healthy.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
Elli santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalma.
- Do not expose to temperatures above fifty centigrade.
Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
- The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Biz ufkun üstünde güneşin doğuşunu gördük.
- We saw the sun rise above the horizon.
He's in a better place now, floating free as the clouds above.''.
He appealed to the court above.
Fowl that may fly above the earth.