It is impossible to exaggerate the importance of the habit of early rising.
- Erken kalkma alışkanlığının önemini abartmak imkansızdır.
Tom quite often exaggerates.
- Tom oldukça sık abartır.
The report exaggerated the capacity of the hall.
- Rapor, salonun kapasitesini abarttı.
The salesman made some exaggerated claims in order to sell his product.
- Satıcı onun ürününü satmak için bazı abartılı iddialar ortaya attı.
Aren't you exaggerating a little?
- Biraz abartmıyor musun?
I can see Tom wasn't exaggerating.
- Tom'un abartmadığını anlayabiliyorum.
Let's not overstate matters here.
- Burada konuları abartmayalım.
I don't want to overstate things.
- Her şeyi abartmak istemiyorum.