İncil'e göre, pelikan civcivlerini kendi kanıyla besledi.
- According the bible, the pelican fed its chicks with its own blood.
Tavuğun sekiz tane civcivi vardır.
- The hen has eight chicks.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Bu piliç çok pişirilmiş.
- The chicken is overcooked.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
- Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
Fırında kızartılmış tavuğu severim.
- I like roast chicken.
Su çiçeği çocuklarda yaygın bir hastalıktır.
- Chicken pox is a common sickness in children.
Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.
- Chicken pox is a common childhood illness.