Kimse ne olacağını öngöremez.
- Nobody can foresee what'll happen.
Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir.
- Prophets have been forecasting the end of the world for centuries.
Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır.
- Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.
Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir.
- He is the foremost authority on heart surgery.
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
- If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
Şimdiye kadar ilk kez arabamı ormanda park ettim.
- This is the first time I've ever parked my car in the forest.
Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
- You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.