Tom onun kadınlara Allahın bir armağanı olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks he's God's gift to women.
Pesto Tanrı'nın dünyaya armağanıdır.
- Pesto is God's gift to the world.
Sağlık en büyük Allah vergisidir.
- Health is the greatest gift.
Bu hediye sizin için.
- She meant this gift for you.
Bu hediye Laura'nın mı?
- Is this gift Laura's?
Onun doğuştan yetenekleri var.
- He has natural gifts.
Onun doğuştan yetenekleri var.
- He has natural gifts.
Yetenekli bir sanatçıdır.
- She is a gifted artist.
Ödül olarak bir Playstation Vita aldım.
- I received a Playstation Vita as a gift.
Hiç ödül beklemiyordum.
- I didn't expect any gift.