O, çeşitli ekinler büyüttü. - He grew a variety of crops.
O, çeşitli ekinler büyüttü.
He grew a variety of crops.
Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin. - You can get to her house in a variety of different ways.
Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
You can get to her house in a variety of different ways.
The better hand . . . gives the nose its bergamot. —William Cowper.