Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.
Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur.
- He has no connection with this affair.
O, olaya karıştığını inkar etti.
- He denied having been involved in the affair.
Onlar olayı araştıracak.
- They are going to investigate the affair.
Bütün mesele hakkında gizemli bir hava vardı.
- There was an air of mystery about the whole affair.
Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun?
- Do you think she has nothing to do with the affair?
İş hakkında konuşmak ister misin?
- Do you want to talk about the affair?
Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?
- Don't you want to talk about the affair?
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.