O adam gelecek hafta duruşmaya gidiyor.
- That man is going on trial next week.
Duruşma günden güne devam etti.
- The trial went on day after day.
Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Polis onu yargılamadı.
- The police didn't put him on trial.
Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
- Trial and error is essential to progress.
Biz deneme ve yanılma ile öğreniriz.
- We learn by trial and error.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
O duruşmada davacı benim.
- I am the plaintiff in that trial.
Davalı, milletvekilinin silahını kaptığında ve yargıcı vurduğunda yargılanmak üzereydi.
- The defendant was about to stand trial when he grabbed the deputy's gun and shot the judge.
Mahkeme peş peşe on gün sürdü.
- The trial lasted for ten consecutive days.
Tom mahkemeye gitmeye hazırlanıyordu.
- Tom was prepared to go to trial.
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.
... field trial, this will work today. ...
... trial are already enjoying this powerful experience. ...