Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.
- Jane's farewell speech made us very sad.
Konuşma yarım saat sürdü.
- The speech lasted thirty minutes.
Tom'un bir an için dili tutuldu.
- Tom was speechless for a moment.
Başkan Dilma'nın konuşmasını dinlediniz mi?
- Did you hear President Dilma's speech?
Başkan, muhabire demeç verdi.
- The president handed the speech to the reporter.
O sadece bir konuşma şekli idi.
- That was only a figure of speech.
Bu sadece bir konuşma şekli.
- It's just a figure of speech.
Nefret söylemi olarak etiketleme konuşma sosyal baskı vasıtasıyla ifade özgürlüğünü sınırlamak için bir yoldur.
- Labelling speech as hate speech is a way to limit free speech by means of social pressure.
Onun konuşma tarzını sevmedi.
- He did not like her manner of speech.
Senin konuşma tarzını kullanmak için, onun seni sevip sevmediğini bilmiyorum; ama onun döneceğini biliyorum.
- I do not know if, to use your manner of speech, he loves you; but I know that he will return.
Sadece insan konuşma yeteneğine sahiptir.
- Only human beings are capable of speech.
It was hard to hear the sounds of his speech over the noise.
The candidate made some ambitious promises in his campaign speech.
... the clean-energy arena. But I have one question. Listening to the speech last night, you didn't ...
... I'm going to miss my speech. ...