Polis herhangi bir ipucu bulamadı.
- The police didn't find any clues.
Mary'nin ona ne söylemesi gerektiği hakkında bir ipucu yoktur.
- Mary doesn't have a clue about what she should say to him.
Tom oda için ödememiz gerektiğini ima etti.
- Tom hinted that we should pay for the room.
Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.
- The speaker hinted at corruption in the political world.