Gemi kıyıya doğru gitti.
- The ship made for the shore.
Mesire yeri kıyıya paraleldir.
- The promenade is parallel to the shore.
Sahile inmek için hâlâ çok soğuk.
- It's still too cold to go down to the shore.
O 60 yaşında ve hala sahilde kumdan kaleler inşa eder.
- He is 60 and still builds sand castles in the shore.
Kıyıya gitme yerine gemide kaldık.
- Instead of going ashore, we stayed on the ship.
Yüzücü, Cindy Nicholas, yorucu bir yüzmenin sonunda zorlukla Daver'de kıyıya vardı fakat Kanal Yüzme Derneğinden bir sözcü onun çok iyi bir durumda olduğunu duyurdu.
- The swimmer, Cindy Nicholas, barely made it ashore at Dover at the end of the exhausting swim, but a spokesman from the Channel Swimming Association announced that she was in very good shape.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
Tom kıyıya gitmediğini söyledi.
- Tom said he isn't going ashore.
Yüzücü, Cindy Nicholas, yorucu bir yüzmenin sonunda zorlukla Daver'de kıyıya vardı fakat Kanal Yüzme Derneğinden bir sözcü onun çok iyi bir durumda olduğunu duyurdu.
- The swimmer, Cindy Nicholas, barely made it ashore at Dover at the end of the exhausting swim, but a spokesman from the Channel Swimming Association announced that she was in very good shape.
The shores stayed upright during the earthquake.
... palaces built by the sultan spread further north along the western shore of ...
... this would be a good idea. And one summer, I was at the shore. We used to spend our summers ...