O okulunu çok seviyor.
- She likes her school a lot.
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please obey the school rules.
Bir işletme fakültesine gitmek istiyorum.
- I would like to go to a business school.
Hukuk fakültesine gideceğim.
- I'm going to go to law school.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.
- Tom always stays at school as late as the teachers allow him to.
Okul kütüphanemizin bir sürü kitabı var.
- Our school library has many books.
Nisanda bir sürü okul etkinliklerimiz var.
- In April we have a lot of school events.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Mary güzel bir elbise giyerek okulda ortaya çıktı.
- Mary showed up at school wearing a nice dress.
Tom'u okula götürmen güzeldi.
- It was nice of you to drive Tom to school.
O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
- She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.
Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
- Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.