a piece of photographic film containing an image

Английский Язык - Турецкий язык

Определение a piece of photographic film containing an image в Английский Язык Турецкий язык словарь

Связанные Термины

frame

çerçeve

Onlar pencere çerçevelerini sarıya boyadı. - They painted the window frames yellow.

Bob portreyi hoş bir çerçeve ile çerçeveledi fakat o tepetaklak olmuştu. - Bob mounted the portrait in a fancy frame, but it was upside down.

frame

{i} yapı

Onun dev gibi yapısı tarafından cüceleştim. - I was dwarfed by his gigantic frame.

Bütün iskelet demirden yapıldı. - The whole framework was made of iron.

frame

argo yalan yere suç yüklemek

frame

{i} çizgi roman

frame

(Askeri) KARE, FİLM KARESİ: Seri halindeki fotoğraflardan herhangi biri

frame

mizaç

frame

(Tıp) çevrelemek

frame

çerçevelemek

frame

gövde

frame

uydurma kanıtlarla suçsuz birini suçlu göstermek ya da mahkum ettirmek

a piece of

bir parça

Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var. - I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.

Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi. - I tried a piece of cake and it was delicious.

frame

(Denizcilik) Posta

frame

(Mühendislik) iskelet, çerçeve, şasi, gövde

frame

(Havacılık) Bir hava ya da deniz aracının iskeleti, kaburga

frame

{f} ifade etmek

frame

{i} çerçeve; (pencereye/kapıya ait) kasa; telaro

frame

(Tekstil) germe makinesi

frame

{i} (binaya ait) iskelet, karkas

frame

{i} (vücuda ait) bünye, yapı

frame

{f} iş çevirmek

frame

(İnşaat) şasi çerçevesi

Английский Язык - Английский Язык

Определение a piece of photographic film containing an image в Английский Язык Английский Язык словарь

frame

Расстановка переносов

a piece of pho·to·gra·phic film containing an im·age

Турецкое произношение

ı pis ıv fōtıgräfîk fîlm kınteynîng ın îmıc

Произношение

/ə ˈpēs əv ˌfōtəˈgrafək ˈfəlm kənˈtānəɴɢ ən ˈəməʤ/ /ə ˈpiːs əv ˌfoʊtəˈɡræfɪk ˈfɪlm kənˈteɪnɪŋ ən ˈɪməʤ/