a particular event that may happen

listen to the pronunciation of a particular event that may happen
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a particular event that may happen в Английский Язык Турецкий язык словарь

possible
olabilir

Bu nasıl mümkün olabilir? - How is this possible?

O nasıl mümkün olabilir? - How is that possible?

possible
mümkün

Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz. - All of us want to live as long as possible.

İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün. - It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.

possible
olanaklı

Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı? - Is it possible to travel at such a high speed?

Herkesi memnun etmek olanaklı değildir. - It's not possible to please everyone.

possible
muhtemel

Bugün Tom'un, toplantıya katılmayacağı muhtemeldir. - It's possible Tom won't attend the meeting today.

Onun, o çocukken buraya gelmiş olması muhtemel. - It is possible that he came here when he was a child.

possible
olası

Bu mümkün, ama olası değildir. - It's possible, but not probable.

Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı. - Germany faced possible starvation.

possible
olurlu
possible
akla yatkın
possible
rekor [spor.]
possible
(sıfat) olası, mümkün, olanaklı, akla uygun, makul
possible
muhtemel/mümkün
possible
{s} makul

Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum. - I see no other possible explanation.

Bunun tek bir makul açıklaması var. - There's only one possible explanation.

possible
mümkündür ki
possible
ihtimal

Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal. - That's possible but highly unlikely.

possible
{s} mümkün, olabilir, imkân dahilinde
possible
(Askeri) MUHTEMEL: Beyanı etkileyecek bazı emarelerin mevcut bulunduğu koşullar altında yapılmış bir beyanı nitelemekte kullanılan bir terim. Bu emare, ifadeyi garanti etmek için yeterlidir, ancak doğru olarak varsaymak için yeterli değildir. Ayrıca bakınız: "probable"
possible
possiblybelki
possible
imkân

Tom imkansızı mümkün hale getirmeye çalışıyor. - Tom's trying to make the impossible possible.

O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün. - That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.

possible
mümkün olan şey
Английский Язык - Английский Язык
possible
a particular event that may happen

    Расстановка переносов

    a par·ti·cu·lar e·vent that May hap·pen

    Турецкое произношение

    ı pırtîkyılır ivent dhıt mey häpın

    Произношение

    /ə pərˈtəkyələr ēˈvent ᴛʜət ˈmā ˈhapən/ /ə pɜrˈtɪkjəlɜr iːˈvɛnt ðət ˈmeɪ ˈhæpən/
Избранное