O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
O kadar çok sigara içmesen iyi olur.
- You had better not smoke so much.
Tom'un zebralarla ilgili çok şey bildiğine dair bir fikrim yoktu.
- I had no idea that Tom knew so much about zebras.
Sizi çok güldürecek ne oldu?
- What happened to make you laugh so much?
Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
- How come you know so much about Japanese history?
O kadar çok sigara içmemeni tercih ederim.
- I'd rather you didn't smoke so much.
Keşke bu kadar çok sigara içmesen.
- I wish you wouldn't smoke so much.
Bu kadar gürültü yapmayın.
- Don't make so much noise.
There is only so much you can remember.