Onu gördüğüm her an kalbim hızlı çarpıyor.
- My heart beats fast each time I see her.
Beş çarpı iki ona eşittir.
- Five times two equals ten.
O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu.
- There were no railroads at that time in Japan.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Bu kitabı tercüme etmek için ne kadar süreye ihtiyacı var?
- How much time does she need to translate this book?
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
- How many times do I have to ask you to call me by my first name?
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
- I had a good time last evening.
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
- He will be having dinner with her at this time tomorrow.
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you have a time machine.
These times were erroneously converted between zones.