Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Korkarım onu bu şekilde yaparak ilerleme kaydedemeyeceğiz.
- I'm afraid we'll get nowhere doing it this way.
Rusçamın hâlâ iyi olmadığını biliyorum fakat kaydettiğim ilerlemeden oldukça mutluyum.
- I know my Russian still has a long way to go, but I’m pretty happy with the progress I’ve made.
İşleri bizim usulümüzle yapmak zorunda kalacaksın.
- You'll have to do things our way.
Yulaf ezmesini yiyebileceğim tek usul bol şekerlidir.
- The only way I can eat oatmeal is with a lot of sugar.
O zamandan beri büyük mesafe kaydettik.
- We've come a long way since then.
İstasyon az bir mesafede.
- The station is a little way off.
Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
- As they didn't know the way, they soon got lost.
Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.
- The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world.
Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
- I handled the problem the only way I knew how.
Biz bunu son kez senin yönteminle denedik ve işe yaramadı.
- We tried it your way last time and it didn't work.
Yoldan uzakta bulunan annesi ile birlikte, Duke şirketinden zimmetine para geçirme planına devam edebildi.
- With his mother out of the way, Duke was able to proceed with his plan to embezzle the money from the company.
Tom buradan uzakta yaşamaktadır.
- Tom lives a long way from here.
Elbiselerimi değiştirirken sadece bir dakika için diğer tarafa bakar mısın?
- Would you mind looking the other way for just a minute while I change my clothes?
Elbiselerimi değiştirirken diğer tarafa bakar mısın?
- Would you mind looking the other way while I change my clothes?
Tom'un davranış şekli ile ilgili çok sayıda şikâyetler olmuştur.
- There have been a lot of complaints about the way Tom behaves.
Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı.
- Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.
- We are groping for a way out of the present situation.
Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
- Your way of looking at something depends on your situation.
Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
- Your opinions are right in a way.
O, her bakımdan bir beyefendidir.
- He is a gentleman in every way.