a merger of two or more classes of securities into a single securities product

listen to the pronunciation of a merger of two or more classes of securities into a single securities product
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a merger of two or more classes of securities into a single securities product в Английский Язык Турецкий язык словарь

unit
{i} birim

Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir. - One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir. - Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.

unit
{i} ünite

Onların yeteneğiyle ilgili yanlış bir şey yoktu, o sadece maliyet performansı kötü olan her bir ünite için giderin çok yüksek olmasıydı. - There was nothing wrong with their ability, it was just that the expense for each unit was so vast that the cost performance was bad.

Bir tablet, tek bir ünitede ekran devresi ve pili olan bir mobil bilgisayardır. - A tablet is a mobile computer with display, circuitry and battery in a single unit.

unit
{i} bütünlük
unit
en küçük tam sayı
unit
tek basamaklı sayı
unit
takım

Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir. - Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.

Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi. - Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.

unit
eşya
unit
parça

Tom Hawaii'nin ABD'nin bir parçası olduğunu bilmiyordu. - Tom didn't know that Hawaii was part of the United States.

Amerika Birleşik Devletleri bir zamanlar İngiliz İmparatorluğu'nun bir parçasıydı. - The United States was once part of the British Empire.

unit
puvan unit of measurement ölçü birimi
unit
{i} birlik

Birlik paradan daha iyidir. - Unity is better than money.

Konuşmasındaki ana fikir birlikti. - The main idea in his speech was unity.

unit
{i} öğe
unit
{i} tertibat: heating unit ısıtma tertibatı
unit
birim/ünite
unit
bir

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur. - The United States borders Canada.

Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum. - I would like to go to the United States one day.

unit
fert
unit
belirli bir miktar
unit
{i} (üniversitede) puan
unit
(Tıp) Tek şey
Английский Язык - Английский Язык
unit
a merger of two or more classes of securities into a single securities product

    Расстановка переносов

    a merg·er of two or more clas·ses of securities in·to a sin·gle securities prod·uct

    Турецкое произношение

    ı mırcır ıv tu ır môr kläsız ıv sîkyûrıtiz întı ı sînggıl sîkyûrıtiz prädıkt

    Произношение

    /ə ˈmərʤər əv ˈto͞o ər ˈmôr ˈklasəz əv səˈkyo͝orətēz əntə ə ˈsəɴɢgəl səˈkyo͝orətēz ˈprädəkt/ /ə ˈmɜrʤɜr əv ˈtuː ɜr ˈmɔːr ˈklæsəz əv sɪˈkjʊrətiːz ɪntə ə ˈsɪŋɡəl sɪˈkjʊrətiːz ˈprɑːdəkt/
Избранное