Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom has been struck by lightning three times.
Onu gördüğüm her an kalbim hızlı çarpıyor.
- My heart beats fast each time I see her.
O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu.
- There were no railroads at that time in Japan.
Sanırım hoşça kal dememin zamanıdır.
- I think it's time for me to say goodbye.
Bu kitabı tercüme etmek için ne kadar süreye ihtiyacı var?
- How much time does she need to translate this book?
Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
- I had a call from her for the first time in a long time.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
- Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak.
- He will be talking with his family at this time tomorrow.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you have a time machine.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you had a time machine.